Engin AKSÖZGenelVoleybol HaberleriVOLEYBOLDA KONUK YAZARLAR

Türkiye’nin spordaki yeni gururu: ‘Filenin Sultanları…’

Türkiye’nin spordaki yeni gururu: ‘Filenin Sultanları…’

Dile tam 4 ay; kısa molalar dışında bir aradaydı filenin sultanları…

Eş, çocuk, kardeş, anne; baba, sevgili hepsini bir süreliğine unutarak ay yıldızlı forma için güç birliği yaptılar.

Yazın bunaltıcı sıcağında hemcinsleri ‘deniz, kum, güneş’ deyip sahillerle, plajlara koşarken; onlar salonda idealleri uğruna smaç vurup, servis attılar…

Bir gün bile olsun yüksündüklerini duymadık bu sürede…

Çünkü ideallari vardı her birisinin; hedefe giden yolda bulunacakları her türlü özveri onlar için en büyük mutluluk olacaktı; ‘off’ bile demeden çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar…

Şimdi bir anket yapılacak olsa;  adım gibi eminim ki ‘Türkiye’nin spordaki gururu ve yeni yıldızı kimdir’ sorusuna büyük çoğunluk ‘Filenin Sultanları’ yanıtını verecektir.

                                                                          xxx

‘Filenin Sultanları’; ayni zamanda Türkiye’nin en hanımefendi oyuncuları da…

Bir kısım magazin basınının o rezil asparagasları için en son ulaşacağı kimseler oldukları için pek sevilmezler bu mecrada; sanırım onlar da farkındadır bunun.

Diskoda, barda, gece kulübünde, konserde sotaya düşürerek sayfalarına meze yapamadıkları için mesafeli yaklaşırlar…

Kendi özel yaşamlarını ‘trend topik olma’ uğruna sosyal medyadan uzak tutacak kadar bilinçlenmiş; çağdaş kafalı, aydınlık yüzlü, sapına kadar Atatürkçüdürler ki; en önemli özellikleri bu pozitif ayrımcılıklarıdır bana sorarsanız!…

‘Dağlarında çiçek açan İzmir marşıyla’ sevinir, ‘ Yaşa Mustafa Kemal paşa yaşa’ diye bağırmaktan gurur duyup, göz yaşı dökerler…

Onun için sevmez ya alacakaranlık kafalarla, radikal İslamcı ucubeler bu güzel insanları…

Devletin resmi organı televizyonda hoşlarına gitmeyen sloganlarla paylaştıkları sevinç gösterilerinin sansürlenmesi de  bu yüzdendir zaten!..

                                                                                          xxx

Arsan yürekli, aydınlık ve nur yüzlü, Atatürkçü kızlarımızın uzun bir karantina döneminin sonunda Türkiye’ye kazandırdığı her birisi bir diğerinden anlamlı başarıları; 2021’in en önemli sportif olaylarından birisidir…

Pas geçemezsiniz, yok sayamazsınız, üstüne bir başka başarıyı geçiremezsiniz; sakın yapayım demeyin; sonunda rezil kepaze olmak var çünkü.!..

 Milletler Kupası ve 2021 CEV Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda üçüncülük.

Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda ise 5.lik…

 Yok böyle bir şahlanma, yok böyle bir başkaldırma daha…

Bir ülkenin 83 milyonunu anlayanı, anlamayanı, seveni, sevmeyeni ile ekranların karşısına kilitleyip hop oturtup, hop kaldıran bu kızlara kendim adıma şükranlarımı sunup, alınlarından öpüyorum.

Birkaç gün önceki yazımda da vurguladığım gibi ‘Atatürk’ün kızları, filenin sultanları’ benzetmesini gururla, onurla, gözlerim nemli bir şekilde bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum.

 İyi ki varsınız; iyi ki dimdik ayaktasınız; smaçlarınızla, bloglarınıza Allah bundan sonra da güç ve kuvvet versin kızlar…

                                                                                        xxx

Kız çocuklarına rol modellik yapmak öyle kolay bir şey olmasa gerek…

Onların açtığı bu güzel ve aydınlık yoldan yürüyen on binlerce aile; çocuklarını voleybolcu yapabilmek için kollarından tuttukları gibi bu sporla uğraşan kulüplerin yaz okullarıyla, alt yapılarına kaydettire bilme adına adeta birbirleriyle yarış halindeler…

Yeni yeni Ebrar’lar, Hande’ler Eda’lar, Cansu’lar, Tuğba’lar Meryem’lerle diğerleri yolda; bir ya da iki kuşak sonra şimdiden bilemeyiz; bu isimleri bile geride bırakacak birbirinden değerli ve yetenekli voleybolcular çıkacaktır içlerinden.

İnşallah düşündüğümüz gibi olur…

 O meşhur beyaz eşya reklamındaki gibi ‘Bir voleybol ülkesi güzel Türkiye’m’; gümbür gümbür geliyorlar.

                                                                                        xxx

Avrupa bayan voleybolunun en iyi üçüncü ülkesi’ sıfatımız da pekişmiş oldu çok şükür.

Çıta yükselince kazanılan gümüş, bronz madalyalar da kimseyi kesmiyor. 

Yeni hedefimiz Sırbistan’la İtalya’nın paylaştığı koltuğu altlarından çekerek, birincilik kürsünün basamağına çıkarak, boynumuza altın madalyaları takmak olmalı…

Başarırız, başaracağız da…

Dikkat ettiyseniz şampiyon İtalya iki Afrikalı devşirmesinin performansı ile (Egonu ve Sylla) kupayı havaya kaldırırken; Türkiye saf Türk olan kadrosu ile bronz madalya kazandı.

Bu detay çok önemli olduğu için bilhassa altını çizmek istedim.

                                                                                               xxx

Sırbistan salt Tijana Boskovic’e endeksli oyun sistemiyle İtalya önünde hüsrana uğradı. Boyca daha uzun olan İtalya; özellikle dördüncü sette yaptığı müthiş blok savunmasıyla Boskoviç’i resmen denize dökerek, hücum organizasyonunu çeşitlendiremeyen burnu havalardaki Sırp coach Zoran Terzic’e de unutamayacağı bir ders vermiş oldu.

Biz ise yarı finalde Boskovic’i savunamadığımız için final oynamayı elimizden kaçırdık. Kabul edelim ki; boyca yaşamadığımız dezavantaj en azından gümüş madalyadan etti Sultanlar’ı.

Naçizane tavsiyem; yeni yetişecek kuşağın fiziksel üstünlüğünü, yani uzun boylu olmaları kriterini ön plana çıkartarak seçimler yapılmasıdır.

Tek handikabı da bu kızlarımızın… Biraz daha uzunları bularak voleybola kazandırmakta yaşanan sıkıntıyı çözümleyebilirsek, ne Avrupa’da, ne de dünyada bileğimizi kimse öyle kolay kolay bükemez.

                                                                   xxx

Avrupa Şampiyonası’nın ödül töreninde sadece ‘En değerli oyuncu / MVP’ ye ödül verildi. (Onu da anasının ak sütü gibi İtalyan Paola Egonu kazandı).

Diğer pozisyonların pas geçilmesini de doğrusu anlayabilmiş değilim.

O zaman ben de kendi ödüllerimi dağıtmak istiyorum !.

En iyi pasör çaprazı ve MVP: Paola Egonu (Bunda kimsenin kuşkusu yok)

En iyi smaçör:  Miriam Sylla (İtalya)

En iyi pasör: Cansu Özbay (Türkiye)

En iyi libero: Simge Aköz (Türkiye)

Sırbistan’dan kimseyi ödüle değer bulmadım; 

Çünkü tek kişilik voleybol takımı olmaz. Boskovic oynarsa Sırbistan var, Boskovic dökülürse yok; bu kadar basit…

Ebrar Karakurt yaz ayları içinde peş peşe oynanan 3 turnuvada da Sultanlar’ın en önemli sayı opsiyonu idi.  Yaşı henüz 21 ve bu çizgisini sürdürdüğü taktirde 2, 3 yıla kalmaz bayan voleybolunun 1 numaralı pasör çaprazı olur. Şimdilik Paola Egonu (İtalya), Tijana Boskovic (Sırbistan) ile İsabelle Haak’ın (İsveç) bir adım gerisinden geliyor. 

Çok daha fazla çalışmalı ki; rakipleri yayına bile yaklaşamasınlar. Bu yıl oynayacağı İtalya Ligi’ni de sallayacaktır Ebrar.

Hande Baladin için de bayan voleybolunun en önemli köşe hücumlarından (smaçör) birisi konumuna geldi diyebiliriz.

Pasörümüz Cansu Özbay’ı da ABD’li Jordyn Poulter ve Polonyalı Joanna Wolosz’dan sonra dünyanın en iyi üçüncü pasörü ilan ediyorum. 

Herhalde itirazı olan yoktur !..

Engin Aksöz

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu