Engin AKSÖZGenelTürkiye LigleriYazarlardan

Can Dehri Dehrioğlu o maçın sonunda kızlarına neler söylemiş olabilir?

Can Dehri Dehrioğlu’nun maç sonları oyuncularıyla yaptığı ayaküstü durum değerlendirmesinde bu kez tansiyon olabildiğince yüksekti.

O sakin ve munis hoca gitmiş; yerine hararetle ve yüksek bir ses tonuyla kendini ifade etmeye çalışan birisi gelmişti.

Başlar önde, eller arkada oyuncu grubu da çıtlarını çıkarmadan kendisini dinliyorlardı.

Hesaplaşmak sporun doğasında var. 

Dozajı biraz fazla kaçmış olsa da özeleştiri her zaman iyidir bu tür yenilgilerden sonra…

Söylediklerini net olarak duyamayınca; akıl yürüttüm kendimi Dehrioğlu yerine koyarak.

Acaba hangi hatalarını söyledi yüzlerine karşı; ya da nasıl oynamaları gerektiğinin altını çizdi bir kez daha ?…

En önemlisi kendisine öfke kontrolünü kaybettiren püf noktası ne olabilirdi?

Aşağıda okuyacaklarınız önsezimle hareket ederek yapmaya çalıştığım olası bir fikir yürütme muhasebesidir.

‘Kızlar bu ne hal böyle ya ?… Bu nasıl yenilgi Allah aşkına, mücadele bile edemediniz.

Siz ki bu takımı İstanbul’daki ilk maçta eksikte olsalar 3-2 yenerken feleğini şaşırtmıştınız.

Şimdi; süt dökmüş kedi gibiydiniz. Blok yok, hücum yok, manşet yok, servis yok.

Tepeden tırnağa döküldünüz. Karşı tarafın isminin Fenerbahçe olması mı sizi bu kadar ürküttü yoksa ?.

söylemiş olabilir?

Can Dehri Dehrioğlu’nun maç sonları oyuncularıyla yaptığı ayaküstü durum değerlendirmesinde bu kez tansiyon olabildiğince yüksekti.

O sakin ve munis hoca gitmiş; yerine hararetle ve yüksek bir ses tonuyla kendini ifade etmeye çalışan birisi gelmişti.

Başlar önde, eller arkada oyuncu grubu da çıtlarını çıkarmadan kendisini dinliyorlardı.

Hesaplaşmak sporun doğasında var. 

Dozajı biraz fazla kaçmış olsa da özeleştiri her zaman iyidir bu tür yenilgilerden sonra…

Söylediklerini net olarak duyamayınca; akıl yürüttüm kendimi Dehrioğlu yerine koyarak.

Acaba hangi hatalarını söyledi yüzlerine karşı; ya da nasıl oynamaları gerektiğinin altını çizdi bir kez daha ?…

En önemlisi kendisine öfke kontrolünü kaybettiren püf noktası ne olabilirdi ?.

Aşağıda okuyacaklarınız önsezimle hareket ederek yapmaya çalıştığım olası bir fikir yürütme muhasebesidir.

‘Kızlar bu ne hal böyle ya ?… Bu nasıl yenilgi Allah aşkına, mücadele bile edemediniz.

Siz ki bu takımı İstanbul’daki ilk maçta eksikte olsalar 3-2 yenerken feleğini şaşırtmıştınız.

Şimdi; süt dökmüş kedi gibiydiniz. Blok yok, hücum yok, manşet yok, servis yok. Tepeden tırnağa döküldünüz. Karşı tarafın isminin Fenerbahçe olması mı sizi bu kadar ürküttü yoksa Nasılsa bizim rakibimiz değiller; asılsak ta gücümüz yetmez; sonra telafisi var’ diye mi düşündünüz.

Utandım başkanıma karşı; hem sizin, hem de kendim adına üzüldüm.

O kadar çalıştık, o kadar hazırlandık karşılığı bu mu olmalıydı?

İyi ki seyirci yoktu tribünlerde; yoksa daha kötü şeyler yaşayabilirdik.

Bir daha sizleri böyle görmek istemiyorum.’

Futbolda ve basketbolda soyunma odalarında yapılan konuşmaları az çok bildiğim için, bir voleybol maçının sonunda kurulan açık alan toplantısında aşağı yukarı bu minvalde uyarılarla kulaklarını bükmüş olabilir oyuncularının Can Dehri Dehrioğlu;  ‘secret’ değilse paylaşmasını çok isterim.

                                                                            xxx

‘ Buraya kadar ne anlatmak istedi bu adam’ diyeniniz mutlaka çıkacaktır.

Can Dehri Dehrioğlu, Sultanlar Ligi takımı Nilüfer Belediyespor’un başarılı antrenörü.

Gün: 29 Kasım 2020 Cumartesi;    Saat: 18.00

Yer: Nilüfer Cengiz Göllü Voleybol Salonu.

Rakip. Fenerbahçe OPET

Skor: Nilüfer Belediyespor: 0 Fenerbahçe OPET: 3

Yazının girizgahı bunu anlatıyordu; gelelim ana fikrine…

                                                                                xxx

Bu sezonun en kötü maçını oynadı Nilüfer Belediyespor Fenerbahçe‘ye karşı.

Gönderdiği  pasör çaprazı Willow‘un yerine düşündüğü  Sırp oyuncuyu henüz transfer edemese de;  ne kadar potansiyelli kadroya sahip olursa olsun Fenerbahçe önünde bu kadar kolay teslim bayrağı çekmemeliydi.

‘İyi oynayan birisini öne çıkartabilir miyim acaba’ diye çok zorladım kendimi ama nafile…

Pasör Buse Ünal kulüp kariyerinin en kötü gününde olunca; smaçörler nasıl oynayacaklarını bilemediler.

İroniyle karışık ‘paslar dağlara; smaçlar taşlara’ diyelim de; her zaman iltifatlara boğduğumuz sevgili Buse daha fazla üzülmesin.

Pasör oynatamayınca vurucu timin de işi zorlaştı maçta.

İki yabancı smaçör ABD’li Sarah Wılhite ile orta oyuncu Kanadalı Isobel Maglio’nun atakları,  duvara toslamış gibi gerisin geriye döndü her seferinde.

Kadronun yerlileri de; yabancılar taşın altına elini sokamayınca ne yapacaklarını şaşırıverdi.

Fulden Ural, Merve Nezir’le, Yasemin Yıldırım iyi niyetli olmanın ötesine geçemediler.

Manşetler çok aksadı, servis yüzdesi de düşüktü önceki maçlara oranla.

Fener’in yüksek hücumcularına karşı iyi blok da yapamayınca; maç kanaryanın istediği tempoda ve çok rahat bir düzende oynanıp sona erdi.

Dikkat çeken küçük detayları da unutmadan söyleyeyim; Dehrioğlu’nun ufak dokunuşlarla üç  sezondur kenarda oturup; sadece servis atmak için joker oyuncu statüsünden parkeye çıkan Aslı Tecimer’i takıma yavaş yavaş monte etme hamlelerini çok yerinde buluyorum.

Aslı‘nın uzun süre yer aldığı maçta servislerinin dışında top öldürme seanslarının da içine girmeye başlaması; oyuncunun gelişimi adına önemli.

Uzun süredir sakat olduğu için formasından uzak kalan Merve Nezir‘de ısınma turlarına başladı.

Köşe hücumlarında önemli bir koz olacak potansiyele sahip Merve; fizik ve mental olarak hazır hale geldiğinde Nilüfer’de hamle oyuncusu olarak devrede sokulabilir.

                                                                            xxx

Fenerbahçe kulüp olarak parasızlıktan ağlanıp, sızlansa da; amatör şubelere yatırım yapmaktan asla geri adım atmıyor.

Basketbol erkeklerin küçülmüş hali 20 milyon avro/ dolar (!); (bari ortada başarı olsa Kokoskovlu kadro tam bir fiyasko) bayanların da 1,5 milyon dolar bütçesi var,

Voleybolun başı kel mi kalsın (!); erkeklerin 3 milyon dolar; bayanların da 2 milyon dolar seviyesinde olduğunu öğrendim.

Ekonomik kriz, korona filan hikaye; isterse kulüp batsın ama her zaman her yerde Fenerbahçe’nin şanı yürümeli!..

Nilüfer Belediyespor önünde tam kadro çıkan sarı meleklerde pasör Naz Aydemir Akyol gerçekten kendisine yapılan yakıştırma gibi ‘tam bir maestro’.

Pasları milim şaşmıyor, adeta ağzının içine atıyor smaçörlerinin.

Sırp Mhajlovic, Kübalı Melissa Vargas ile bir diğer Sırp Bıanka Busa hücum opsiyonlarında otomatiğe bağlamış makine tüfek gibiler sanki; blok filan hak getire; nereden vursalar su değil sayı çıkıyor !…

Yerlilerden kaptan Eda Erdem Dündar pasörün arkasından dolanarak yaptığı tek ayaküstü smaçların kraliçesi olduğunu bu maçta bir kez daha kanıtladı.

Keşke genç yetenekler Lila Şengün’le, Ozay İpar Kurt‘u da seyredebilseydik ama, sıraları gelmedi.

 Fenerbahçe OPET potansiyelli kadrosu ve her pozisyondan etkili hücum edebilen yerli yabancı rotasyonuyla ligin ağır ablaları Vakıfbank’la Eczacıbaşı’na bu yıl da kök söktürecek kapasitede bir takım olmuş yine.

Sonra kalkıp ‘Nilüfer Belediyespor’u yendiler’ diye eleştiriyoruz !…

Ben kendi payıma erkenden teslim bayrağı çekmelerinden ziyade; genel isteksizlikleriyle, mücadele etmemelerine sinirlendim, yoksa bu skor bu rakibe göre gayet normal !!.

Bundan sonra da yenileceksiniz kuşkusuz; ama yenilirken içinde mücadele olsun, teriniz aksın o parkeye kızlar bilmem anlatabildim mi?

Engin Aksöz / Bursa / Voleybolunadresi.com

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu