Engin AKSÖZGenelTürkiye LigleriYazarlardan

Kadın voleybolunun geleceği Türkiye’nin ellerinde…

Takım sporlarında en başarılı olduğumuz branş; açık ara bayan voleybolu.

Kulüpler düzeyinde kazanılan şampiyonluklara ‘yabancı ağırlıklı kadroların gölgesi’ düşse de; ‘biz bize‘ Avrupa‘nın en iyilerinden, dünya klasmanında da en iyi ilk 5 ülkesinden birisiyiz.

Söz konusu altyapı olunca ise elimize su döken zor çıkıyor.

Rusya, İtalya ile Sırbistan bu rekabette en büyük rakiplerimiz, başkası da olamaz zaten.

Övünmek gibi olmazsa eğer; çok iyiyiz, çok güçlüyüz, çok başarılı voleybolcular yetiştiriyoruz.

Hatta ve hatta geleceğimizi şimdiden kurtarıp, bayan voleybolunda en az 10 yılımızı garanti altına almış durumdayız.

‘Gözde, Neslihan gitti’ diye tasalanmak boşuna…

Yarın öbür gün Naz Aydemir Akyol, Meryem Boz ya da bir başkası bırakınca da…

Öyle isimler geliyor ki geriden; 3-5 yıl içinde bırakın Avrupa’yı, dünya bile avuçlarımızın içinde küçücük kalacak.

Çok değil ağustosta U 19 kızlarda şampiyonluk, sıcağı soğumadan Karadağ’da yapılan U 17’de de Avrupa ikinciliği.

Şöyle bir bakıyorum da biraz pişip, deneyim kazandıklarında fileyi rakiplerine dar edecek şahane bir jenerasyon gümbür gümbür gelmekte.

U 19 Şampiyonası’nın MVP’si (En değerli oyuncu) İpar Kurt, turnuvada en iyi pasör ödülünü alan Lila Şengün’le, en iyi libero ödülüne layık bulunarak Altın Karma’ya seçilen Gülce Gültekin.

U 17’de de U 19’dakileri aratmayacak kadar yetenekli oyuncular izledik turnuva boyunca.

Şampiyonanın en iyi pasör çaprazı ödülüyle onurlandırılan Bursa’da voleybola başlamış Pelin Eroktay, en iyi smaçör Ege Melisa Bükmen’le, en iyi pasör Özge Arslanalp.

Diğer alt yaş kategorilerinde daha kimler kimler vitrine çıkmak için sırasını bekliyordur; zamanı gelince öğreniriz.

Boşuna demedik; bayan voleybolumuzun en az 10 yılı garanti altında diye…

Örneğin Pelin biraz daha uzayıp, fiziksel gelişimini tamamladığında blok bile tutamazlar smaçlarına… (17 yaş, 1.90 boy maşallah)

İpar Kurt şimdiden yıldız oyuncu seviyelerinde…

Diğerleri de birer birer sıraya girip, gururumuz olacaklar…

                                                                             xxx

Seviniyoruz elbette…

Ama bugünlere de bir günde gelinmedi.

2006’da Erol Ünal Karabıyık’la başlayan değişim rüzgârı, Özkan Mutlugil’le sürdürülüp, an itibarıyla görevdeki Mehmet Akif Üstündağ’la tepe noktasına ulaşmış durumda.

Başarıları sadece ‘bir kişiye mal etmek’, diğerlerine haksızlık olur. Ahde vefaya sığmaz.

Bayan voleybolumuzdaki bu müthiş ivmelenme kuşkusuz ortak akılla hareket edip, sistemli çalışmanın sonucu.

Kulüplerimizin büyük katkısı var, çocuklarımızın da ailelerinin.

Kollarından tutarak getirdikleri kızlarının ileride bir Neslihan, bir Gözde, bir Naz Aydemir, bir Meryem gibi olmalarını isterken, adeta itici güç olup, camiayı motive ediyorlar.

Türkiye’de 6-12 yaş arasındaki tüm çocukları voleybol ile tanıştırmayı ve ülkemizdeki lisanslı sporcu sayısını artırmayı hedefleyen ‘Fabrika Voleybol’ projesinin katkıları da yadsınamaz.

Tabandan tavana sağlıklı bir şekilde devam ettirilen bu sirkülasyon sonucunda bugün başarılarıyla gururlandığımız jenerasyona kavuştuk.

Bu büyük başarının temeline harcı koyan, emeği geçen, terini akıtan herkese ama herkese kucak dolusu teşekkürler…

                                                                                  xxx

U 17 finaline öyle güzel başladık ki; ilk set bittiğinde içimden ‘biz bu maçı da alırız’ diye geçirmedim değil.

Sonra o kısacık set molasında ne olduysa; birden rüzgâr tersinden esmeye başladı…

O şahane servisler atarak manşetlerini bozduğu rakibini maçın içine sokmayan Türkiye gitti, yerine bambaşka birisi geldi!

Bildiklerimizi unutup, aynı silahla bize yanıt veren rakip önünde dağılıp gitmeye bir türlü aklım ermedi doğrusu!..

Servislerle bozulup, manşeti karşılayamayan bizim kızlarımızdı maçın sonuna kadar.

Manşetlerimiz aksayınca ritmimiz bozuldu, bozulunca da hücumda bir türlü organize olamadık, rakibin oyunu 4 numaradan Fedorovtseva’ya ortadan da Suvorova ve Popova’ya yıkmasını kenar yönetim bizim gibi seyretti oturduğu yerden!

Çok iyi manşet getiren Ruslar‘da pasörleri Kobzar hücumları adeta ezberlemişçesine bir Fedorovtseva’dan, bir de 2 orta oyuncusu üzerinden kurgularken, momentumu kaptıran kızlarımızın bu maçı alamayacağı 2. sette belli oluverdi.

Pelin’le ayakta durmaya çalıştığımız son 2 sette; Melisa ve Dalia Wilson kritik sayılarda kötü hücum edince Rusya’nın işi iyice kolaylaşıverdi.

Rakibimizin 10 numarası, köşe oyuncu Alina Fedorovtseva yaşının çok üzerinde olağanüstü bir oyuncu. Finale 26 sayı sığdırarak damgasını vuran Alina sadece hücum performansıyla değil, etkili servisleri ve blok tehdidiyle de takımı adına maçı alıp götüren oyuncu oldu.

Yakın zamanlarda bu kadar efektif bir oyuncu izlememiştim dersem yalan söylememiş olurum.

Kendi yaş kategorisinin ‘Zhu Ting’i, Tijana Boskovic’i gibi’ diye de düşünebilirsiniz.

Çok eskilerden Lioubov Shashkova’yı, yakın zamanlardan da Yekaterina (Elena) Gamova’yı çağrıştırdı.

Ülkesinde ne kadar kazanıyor bilemem de bu şampiyonadan sonra bizimkiler peşini bırakmazlar!..

Seneye Vakıfbank ya da Eczacıbaşı’ndan çıkarsa hiç şaşırmam!..

Engin Aksöz / Bursa

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu