“Filenin Sultanları” bu yaza da damga vuracak gibi…
Öyle anlaşılıyor ki bu yaz da koca bir ülke sizlerle yatıp, sizlerle kalkacak;
Ekran başına mevzilenip, bundan sonraki turnuva etaplarının ülke ve kıtalarına göre kah sabaha karşı, kah günün belirli bir saat diliminde maçlarınıza pür dikkat kesileceğiz.
Sanıyorduk ki; iki yıl öncesinin dünyayı kasır kavuran kadrosundan önemli bir oyuncu grubu Çin’e görülmeyince yerlerini alan o genç ve pırıl pırıl kızlar; bu sporun hatırı sayılır ülkeleri karşısında ezilip gidecekti.
Yanıldık, şaşırdık; maçlar birer birer oynanmaya başlayınca ‘acaba rüya mı görüyoruz, yoksa gerçek mi’ diye kendi kendimize söylendik durduk;
Sultanlardan biri, ikisi, üçü eksildi ya da gidemedi diye ‘yok sayılmayacak‘ kadar potansiyelliymiş meğerse;
Test ederek öğrendik.
İlk etabı biten FIVB Milletler Ligi’nde ‘dörtte dört yapan’ tek ülkeyiz.
Bu başarıyı çok önemli isimlerin İstanbul’da bırakıldığı gençleştirilmiş kadromuzla elde ettik.
Çok değil üç yıl öncesine kadar salt Kübalı devşirme Melisa Vargas’ın süper performansının hatırına voleybola gönül vererek seyircisi olanların artık gönlüyle, kalbini çalacak birçok yeni yıldız adayı hazır kıta beklemekte.
Sadece bu kadarla da sınırlı değil…
Yaprak Erkek;
Berke Buse Özden;
Dilay Özdemir;
Deniz Uyanık’ın yanı sıra; alt yapılardan ve kim bilir nerelerden keşfedilerek voleybolumuza kazandırılacak sayısız yeni yıldız adayları Türk kadın voleybolunun geleceğinin çok parlak olacağının en somut işareti olduğu gibi;
Ablaları günü gelip bıraktığında yerlerini doldurarak çıtayı en yükseklere taşıyacak kalibrede ve kalitede göründüler.
Yola çıkarken hedefinizi doğru belirlerseniz; sizi kimse tutamadığı gibi önünüzde de duramaz.
Türk kadın voleybolu; takım sporları içinde yüzümüzün akı olduğu gibi, diğerleri için de örnek alınacak bir rol modeli;
‘Laf olsun değil, iş olsun diye’ kolları sıvayanların eninde sonunda başarıya uzanacağının en somut belgesidir.
Alt yapılarda başlatılan ve sabırla devam ettirilen restorasyon çalışmalarının voleybolun en tepesinde yani çatısında bir ‘şaheser’e dönüşmesine sadece biz değil, dünya hayranlıkla izleyip, gıpta ile bakıyor.
‘Türkiye bir voleybol ülkesidir’ sloganını; laf kalabalığından ete kemiğe bürünmüş bir spor gerçeğine dönüştürenleri saygıyla selamlıyorum.
Başta sevgili başkan Mehmet Akif Üstündağ, ekip arkadaşlarıyla, emeği geçen teknik staffı.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye‘nin sevsin, sevmesin, isterse ilk kez tanışsın hiç fark etmez voleybol sever aileleri;
Bu yazı da tecrübelisiyle, genciyle bir gurur abidesi gibi ışıl ışıl ışıldamaya devam eden bu kızlarıyla birlikte geçirecek.
El ele, gönül gönüle…
Melisa, Carutası, Hande, Saliha, Derya, Ebrar, İlkin gibi vurunca parkeden su çıkartan smaçlar yapacak,
Cansu, Dilay, Elif gibi paslar atacak;
Deniz, Zehra, kaptan Eda, Berke gibi ortadan hücum edecek;
Simge ve Gizem gibi manşet karşılayıp, atak başlatacak.
Yani 86 milyonluk kocaman bir ülke kadını, erkeği, çocuğu, genciyle birlikte oynayıp, kazanacak inşallah!
Eski ile yeni nesil sultanlar;
Türkiye sizlerle iftihar ediyor; yolunuz ve şansınız açık olsun.
